6 Mart 2013 Çarşamba

Gerçek Leyla Kim

“ilk aşk, ağırlık yapan ruhunu çıkarıp başkasının avucuna koymaktır. sonrası, kayıp olan ruhunu aramaktan ibaret.”

Burak Aksak böyle demişti Twitterda. Leyla ile Mecnun’da 6 Leyla (Leyloş, Nurtenin Yeğeni Leyla, Tatlımbaş Leyla, Şirin, Sedef,vazo) geldi, geçti, şimdi Mecnun’un 7. Leylası (Leyla Yedinci) var. Peki ama hangisi gerçek Leyla? 4 ayrı kişiyle (Leyloş, Şirin, Sedef, Leyla Yedinci) aşk yaşayan biri “Mecnun” olabilir mi?


Ezgi Asaroğlu, Ushan Çakır ve Beste Bereket arasında yaşanan talihsiz olaylar, belki de senaryoda başarılı değişikler (Metonya,tarihte seyahatler,kızı babasından alamayan Mecnun değil de iki kızın arasında kalmış Mecnunun hikayesi, 1 yıl ileriden gitme, duygusal sahneler vb.) için fırsat oldu (Eflatun Film Sosyal Medya sorumlusu Fırat Altunun da benzer bir tespiti vardı. Ayrıca Burak Aksak, Ahmet Mümtaz Taylan ile beraber katıldığı Ekşi Sözlük söyleşisinde başta Leylanın organlarının 2 kıza değil de 4 kıza bağışlanması na karar verdiklerini ancak sonra vazgeçtiklerini söylemişti.)  Fakat Şirin mi Sedef mi tartışması hem seyirciyi böldüğü hem de senaryoyu tıkadığı için olsa gerek, tekrar tek bir Leylada karar kılındı. Böylece Leyla ile Mecnun, 3. Sezonun ilk zamanlarında en kötü bölümlerini bize gösterdi başta. Fazlasıyla durum komedisine kaydı ve Mecnun,Yavuz, İsmail Abi’nin sakarlıklarını gözümüze soktu. İzlerken yüzümde tek bir tebessüm bile oluşmayan bu bölümlerden sonra yeniden absürd sahnelerin çoğalmasıyla (Ak Sakallı Dedenin gökyüzünden Leyla ve Mecnunu izlemesi, geleceği bilmesi ve Leylanın inanmak istememesi, Mecnunun daha dur neler olacak şeklindeki lafı milattı.) bu sefer de 1. Sezondan sonra, hatta o kalitede en başarılı bölümlerini bize izletti.

Ancak seyircinin çoğu, ilk Leyla-Mecnun aşkını seyretmekten aldığı tadı (diziden aldığı tadı kastetmiyorum) diğerlerinden alamadı çünkü o efsanenin büyüklüğünü gördü. Bu aşkın, o sahnelerin üzerine ne izlense boş kalır. O efsaneyi bilen, tadan için yeni aşklar, ne kadar etkileyici duygusal/romantik sahne olursa olsun, aynı tadı vermeyecek, sıradan kalacak.

Burada Ekşi Sözlükten bir alıntı yapayım, darlingiswriting nickli yazar, Leyla ile mecnun başlığında demiş ki; (http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=30152258 )
şahsi kanaatimce yeni leylara seyircinin alışamama sebebi burak aksak'ın duruma inanmamasıdır. ki kendisi bunu bir söyleşide eski leylayı ben de unutamadım tarzında birşeyler söyleyerek dile getirmiştir. bu yeni aşka burak aksak inanırsa herkes inanır diye düşünüyorum. çünkü istisnasız her oyuncusu rolünün altından başarıyla kalkacak kalitede.
 Leyla ile Mecnun seyircisinin gözünde asl olan, gerçek olan biricik birinci Leylamız, İsmail abimizin deyimiyle Leyloş. Peki Mecnunun gözünde öyle mi? Leyla Yılmaz mı Leyla Yedinci mi? Bence bunun cevabı aşağıdaki sahnelerde gizli.

Mecnun Şirin ile ilişkisini yemeğe benzetiyor
Mecnun: Nasil anlatacagimi da pek bilmiyorum. Hani boyle evde bir yemek yersin ya. Cok sevdigin bir yemegi yersin evde. Onu cok seversin. Tadini da bilirsin onun. Sonra disari gidersin. Ayni yemekten disarda da yersin. Aynidir yani. Malzeme aynidir. Hersey aynidir. Yagi aynidir. Ama tadi ayni degildir. Bakarsin eksik bir sey mi var dersin. Eksik bir sey de yok. Hersey tamam. Ama tadi ayni degildir ya. Ben acaba o tadi mi bulamiyorum.
Mecnun Leylaya gidiyor (Burada kastedilen genel bir Mecnun ve Leyla kavramıydı.Mecnunun çöle düşmesi ve Fuzulinin çöl sahnesini hatırlarsak; “Leylasının peşinde koşan bir “Mecnun” O.)


Sedefin Mecnuna mektubundan satırlar: “Sevdiğin birini kaybetmenin ne demek olduğunu bilirim. Yüzünde hep bir hüzün olur insanın. Gülerken bile gözlerinde saklar onu. Mutlu olurken bile gizliden gizliye pişmanlık duyar.”

 79. Bölüm Final Sahnesi (Seni Leylaya değil Leylana Kavuşturabilirim)


Mecnun 80. Bölümde şeytanın teklifini -bence şimdilik-  reddetti, belki de kendini kandırdı. Ama sonra 84. Bölümde Leyla ile her yaptığı şeyde ilk Leylasıyla yaptıklarını anlatması (ve kıyaslaması) sonunda Leyla Niğdeye gitmeye karar vermişti. (“Senin gözlerinde bir Leyla var. Kararını ver kim o Leyla?” sorusuna Mecnun “Sensin.” cevabını veremedi.)

Ölümün konu edildiği bölümde “Ölüm” karakterine “Çok erken değil miydi?” diye Leylayı sorması, Sedefe “Sanane” şarkısını okuduktan sonra kendisine “Ben acaba Leylaya ihanet mi ediyorum” diye soran da Mecnundu.

Burada beni üzen, aynı zamanda bu yazıyı yazmaya iten ve pek çok kişinin de eleştirdiği sahne 87. Bölümde manavda Metin Amca’nın kızının ve eşinin ölümünü hatırlarken Mecnunun tepkisizliği oldu. Mecnun, Leylanın adını duymasına rağmen gülmeye, eğlenmeye devam etti. Şüphesiz bu, dizinin kendisiyle çelişiyordu. Mecnun artık “Mecnun” değil miydi? Her gördüğüne kapılan/şıpsevdi/ayran gönüllü bir “Mecnun” olabilir miydi? Yoksa tüm bunlar Mecnunun kaybettiği ruhu ararken  (sadece Leylasını değil “Mecnunluk”unu da kaybetti,Fuzulinin deyimiyle Mecnunluk istidadını. Mecnunun Leylanın mezarı başında dediği gibi de, o gittiğinden beri artık eski Mecnun değil) yanılsamaları mıydı? Belki de senarist/yapımcı/yönetmen devamlılığı sağlamak için geçmişte kalmanın anlamsızlığını vurgulayıp Leylayı unutturmak, yeni bir efsane inşa etmek,yeniye inanmak ve inandırmak için eskisini değersizleştiriyorlar, ilk Leylayı da sadece duygusal sahneler için bir araç olarak görüyorlar (ki örneğin Şirinin kalbinden duyulan Mecnun Mecnun atışlarının aynı şekilde Şirinin büyük büyük babaannesinden de duyulması bana efsaneyi değersizleştirmek amaçlı gibi gelen başka bir talihsiz sahneydi, sanki o, Leylanın kalbine "istersen" şarkısının çalıdğı sahneye özel kalmalıydı).

Yine ekşi sözlükten bir alıntı. Berker kilicli nickli bir yazar yazmış (http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=32437887)
ali atay'in daha dogrusu mecnun'un tepki olarak son bolumlerde donuk kalmasi, hatta tepki gostermemesini, bazi konulari dalgaya vurmasi vb. oyuncunun degil bildigin senaristin munzurlugu, yonetmenin istegidir. durumu ali atay'a yikmak biraz naiflik olur. belki de artik o kadar bizden olmuslar ki insan ister istemez, arkadasina kizar gibi davraniyor, guceniyoruz.

88.bolum icin soylenebilecek bircok sey var. ancak benim soylemek istedigim, leyla ile mecnun arasinda "ask" olmamasidir. yani siradan birbirini seven insanlarin iliskisi gibi. leyla gitse, mecnun cok uzelmezmis gibi geliyor. bunun da heralde onlarca leyla'nin degismesinin etkisi olmali. ama bu durum dizinin adina tezat olustuyor, bizim diziden beklediklerimizi karsilamaz duruma gelmesine neden oluyor. ilk sezonda mecnun, leyla giderken ne demisti "kavusursan mesk, kavusamazsan ask olur, biz de ask yasayalim dede" bu durumda bizim tanik oldugum mesktir, biz ask istiyoz ask, biz yasayamiyoruz bari bize onu verin burak bey.
Ben yukarıda videolarını ya da diyaloglarını paylaştığım sahnelerden sonra Mecnunda orada anlık bir tepki beklerdim. Leylalı sahnelerin geriye dönüşlerle gösterilmesini, Mecnunun anılarını hatırlamasını beklemiyorum. Arka fonda etkili bir müzik, Mecnunun hüzünlü bir bakışı, vurucu bir söz yeter. Derin bir kalp sızısı bize Mecnunu hatırlatır, Mecnunu da Mecnun yapar.

Yavuz karakteri de, Zeynepten sonra yeni birisine aşık oldu. Ancak tıpkı Burak Aksakın tweetinde belirttiği gibi Eylül (ve hatta belki Nisan da) Yavuzun ruhunu araması. Eylülün kendisine karşı bir şey hissetmediğini söylediği sahnede Mecnun ve İsmail Abi arasında “Bu kız Zeynepe benzemiyor mu?” “Öyle deme, Yavuz çok üzülür” diyalogu geçiyor.

Sürekli değişen Leylalar,Zeynepler aslında sürekli değişen bayan partner olarak Türk dizi sektörünün son zamanlarının problemlerinden biri: Her sezon başroldeki erkek karaktere yeni bir sevgili getirme. Belki de her şeyi sürekli tüketen “biz”in televizyondaki yansıması da böyle oluyor. Sadece maddi şeyler değil, manevi şeyler de tüketiliyor. Bireyler, aşkı da, saygıyı da, sevgiyi de, ahlakı da tüketiyorlar. Dizilerdeki “aşk”lar da gerçekleri gibi kısa sürede tükeniyor, sonra hop gelsin yeni “aşk”lar. Ancak diğer dizilerden bir farkı olduğunu bildiğimiz Leyla ile Mecnun’un  kaleminin kuvvetinden adım kadar emin olduğum senaristi Burak Aksak, tüm bu  (başta zorunluluktan kapıldığı) “tüketim çılgınlığı”nı bir yere bağlayacaktır.

Diğer diziler demişken Mecnunla aynı kaderi paylaşan bir başka karakter de Polat Alemdar. Elbette kalite ve yapılan iş bakımından Kurtlar Vadisi ve Leyla ile Mecnun kıyaslanamaz. Ancak 2003-2005 yılları arasında yayınlanan Kurtlar Vadisi’ndeki Elif-Polat aşkı da ekranlarda gördüğümüz efsane aşklardan birisi. Elifi kaybeden Polat, Kurtlar Vadisi Pusu’da birisini sevmemek, Elife ihanet etmemek için ısrar eder. Ancak gerek ailesinin isteği, gerek İhtiyarlardan aldığı görev gereği Ebru ile evlenmek durumunda kalır. Seyirci, Ebru ve Polat arasında bazı duygusal sahneler izler ancak evliliğin bitmek üzere olduğu dönemde Polatın aslında Elifi unutamadığını görürüz. Sonra savcı Leyla gelir ve Polat Eliften sonra ilk kez birini sevdim der. Bu arada İnci ile evlenmek zorunda kalır ama Leyla ile aralarındaki aşk büyümektedir. Ben Polatın Elif sevdasını Mecnunun Leyla sevdasına, Ebru ile olan macerasını Mecnunun Şirin ve Sedefle yaşadıklarına, savcı Leyla ile olan birlikteliğini de Mecnunun Leyla Yedinci ile yaşadıklarına benzetiyorum (içerik olarak değil aynılık olarak). Şimdi her ikisi de bir Leylayı seviyorlar fakat her ikisi de ilk aşklarını unutabilmiş değiller. Kurtlar Vadisi’nde yüzü yanan Polat Alemdarın geçmişi hatırladığı bir rüya sahnesinde “Beni bu halde görmeni istemiyorum Elif.” demesini yakın zamandan bir örnek olarak verebiliriz ancak önceki sezonlarda daha fazla örnekler mevcut.

Soru şudur: İlk Leyla, Zeynep, Elif geri gelseler Mecnunun,Yavuzun,Polatın tercihi kim olur? Nasıl bir yüzleşme gerçekleşir? İlk aşklarına sadık kalamadılar, onlar gibi birisini aradıkları için. Peki böyle bir durumda şimdiki sevgilileri mi, ilk aşkları mı tercihleri olur? Yavuz Zeynep’in kendisine inanmaması ve terk etmesi nedeniyle Eylülü seçebilir, özellikle Mecnun içinse 3.bir seçenek daha var. Burada verdiğim Mecnunun hala Leylayı unutamadığı örneklerinin aksine, Mecnunun Leylası ile karşılaştığında “Sen Leyla değilsin. Leyla benim içimde.” diye bir cevap verip orijinal hikayeye uygun bir kurguyla karşılaşmamız da mümkün. Kurtlar Vadisinde de aşkların işlenmesinin Ömer Baba karakteri üzerinden tasavvufi bir yönü de olabileceği için orada da bu tarz bir sahne düşünebiliriz. Ömer Baba, Pusunun bir bölümünde Polata “Elifi sana sevdiren, seni Elife sevdiren kimse gerçek yalnızca odur. Ona aşık oluncaya kadar daha çok mecaz yaşarsın.” diyordu. Yani orijinal hikayeye ya da tasavvufi metinlere dayandırılacak olursa bu dizilerde olması gereken son, ilahi aşkla biten sondur. Ancak Leyla, Zeynep, Elif gibi karakterlerin dönmesi mümkün olmadığı gibi Kurtlar Vadisinin siyaset, macera, aksiyon eksenli yapısında böyle bir son olması da pek olası değil. Leyla ile Mecnundaysa böyle bir son kısmen oldu aslında, 2. sezon finalinde Mecnun Sedefi terk ederken. 

O sahnenin ardından, yeni sezonu beklerken ve dizinin “Leyla ile mi Mecnun” şeklinde tanıtımlar yaptığı sırada Ekşi Sözlükte yazılmış bir başka entry’i paylaşayım, atakandinc nickli yazar yazmış (http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=29633292 )
gerçek aşkın üç halini işleyen dizi. bu sezon üçüncü hal olan ebedi yalnızlığı izleyeceğiz ve belki bu son sezon olacak! çünkü birine derinden tutkuyla bağlanan bir aşık başka kimseye kolay kolay bağlanamaz üstelik sevdiğini kaybettiyse bu süreç ömür boyu sürebilir. bir arayış vardır. yeniden başlama hevesi. denemeler olur çekingen çekingen ama sonuçlar pek parlak değildir! üç oyuncunun bizi üzen ayrılığı bambaşka bir noktaya taşıdı aslında diziyi ve bence iyi oldu. leyla ile mecnun ne kadar çok serbest bir uyarlama dahi olsa sırf absürd komedi olarak devam etseydi, etliye sütlüye bulaşmasaydı, acı çekmeyen mecnun ve tiki kız leyla nın başından geçen komikli olaylar dizisi olarak kalsaydı yine çok severdik, eğlenirdik ama şu an ki noktasını göremezdi çok açık. şu an hala absürd ama mecnun tam bir mecnun! leyla zaten uyarlanan eserin özünde bulunan ilahi aşk gibi ulaşılamaz olması mecnun'un ona duyduğu aşkı arttırıyor.

üç hal dedim ya evreleri açmak lazım. gerçek aşkın ilk kısmı görür görmez çarpılan aşık. sevilen kadının peşinde koşan, onu düşünmeden edemeyen. hayatını yavaş yavaş onun eksenine kaydıran biri. geceleri evinin önüne, gündüleri okulunun önüne gider. peşinden ayrılmaz. onu gördüğü her an özeldir. burada bir parantez mecnun karakterimiz arda'ya rağmen leyla'yı kendine aşık eder ve böylece ikinci aşamaya geçebilen şanssızlardan olur! ikinci aşama; her aşkta yaşanan ama gerçek aşkta aşığın hayatını kaydıran ilişkinin bitmesi durumu. her ilişki biter ama her aşk bitmez! insan doğasının gereği yaşama adapte olmaya, kendini yeni birini(birilerini) bularak avutmaya çalışır. burada sevdiğini kaybettiği için bir yıl bocalayan bir mecnun'a rastlıyoruz. mezarlığına gittiği leylasının mezar taşına bakıp dert yanmak hayata dair tek sığınağı olmuş adeta. bu süreçte sevdiği kadının organlarını alan iki genç kadınla tanışan mecnun sevdiği kadını onlarda bulmaya çalışıyor ama bingo! ikinci sezon finali.

şimdi üçüncü kısım olan ebedi yalnızlık çıkmazındayız. her mecnun'un başına geldiği gibi. onu çok aradım, bulamayınca aramayı bıraktım! hangimiz aramadık ki. bi laf olsun, gülümseme olsun. bazen eski aşka benziyor diye peşine takıldıklarımız olmadı mı? kısacası leyla ile mecnun tüm zamanların en iyi absürd komedilerinden biri ve türkiye'de eşi benzeri olmayan bir dizi. hem sapına kadar saçma hem aşkı evreleriyle bu kadar iyi anlatabilen ve bu sayede uyarlama olarakta oldukça başarılı bir noktaya taşınan parlak bir iş. başta onur ünlü'nün bakış açısına burak aksak'ın kafasına ve bütün ekibin yüreğine tekrar tekrar sağlık!
Burada yazılan tahmin gerçekleşmedi, 3. Sezonda Mecnun tekrar hayata sarıldı. Beklendiği gibi çöl, yalnızlık temaları üzerinden ilahi aşka gidilmedi. Ancak Mecnunun manavdaki Metin Amcayla olan sahnesi gibi tepkisiz halleri onu sıradan kılıyor. Aksine Gerçek Leylanın kim olduğunu bize gösteren yukarıdaki sahneler onu bizim için Mecnun kılıyor. Hele ki Leylasının peşinden çöle düşerse ya da mezara, işte o zaman tam bir Mecnun olacak. Ama bu kadarını da istemeyiz aslında , öyle olsa bizi kim güldürecek? İstemeyiz ama Burak Aksakın “Leyla tüketme çılgınlığı”nı muhteşem diyaloglarla bağlayacağı yer burası olacak belki de: Mecnun, Leylaları tüketiyor, ilk ve tek olan Leylaya/gerçeğe kavuşmak için! Ona da kendisini tükettiği gün kavuşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder